Köşe YazılarıManşet

SON GÜNÜN SORUSU

17 yaşındayken şöyle bir söz okumuştum: "Her gününüzü hayatınızın son günüymüş gibi yaşarsanız, günün birinde kesinlikle haklı çıkarsınız.


Bu söz beni derinden etkilemişti. O zamandan beri, tam 33 yıldır her sabah aynaya bakıp kendime şu soruyu sordum:
“Bugün hayatımın son günü olsaydı, bugün yapmak üzere olduğum şeyi yapmak ister miydim?”
Eğer art arda birkaç gün boyunca “hayır” cevabını verdiğimi fark edersem, hayatımda bir şeyleri değiştirme zamanının geldiğini anlardım.
Bu sözler, Apple’in kurucusu Steve Jobs’un 2005 yılındaki meşhur TEDx
konuşmasından. Jobs, bu soruyu hayatına rehber edindiğini anlatır. Ancak bu sözün derinliğini daha da artıran bir gerçek vardır: Jobs, 2004 yılında pankreas kanseri tedavisi görmüş ve konuşmasından sadece yedi yıl sonra bu hastalıktan hayata veda etmiştir.
İnsan ölümü kendisinden uzak sanır. Halbuki öleceğimiz gün, her gün yaşadığımız sıradan günlere benzeyecek. Doğru cevaplar alabilmek için doğru sorular sormak gerekir. Jobs’un bulduğu bu doğru soru beni de etkiledi:
“Bugün hayatımın son günü olsaydı, bugün yapmak üzere olduğum şeyi yapmak ister miydim?”
Bu soruyu Jobs sorduğunda 49 yaşındaydı. Ben ise bugün 63 yaşındayım ve onun aksine bu soruya “evet” cevabını verebiliyorum. İnancım gereği sadece her günü değil, her anı son an gibi yaşamayı alışkanlık haline getirdim. Bu, bana huzur verdi ve dünyaya dört elle sanılan insanlara hayret etmeme neden oldu. Tabii ki çalışacağız, geçimimizi sağlayacağız, başkasına muhtaç olmaktan
kaçınacağız ama bunu tamah etmeden, açgözlülük yapmadan
gerçekleştirmeliyiz.
Jobs’un şu sözlerini unutmamak gerek:
“Öleceğinizi hatırlamak, kaybedecek bir şeyler olduğu düşüncesini yok etmenin bildiğim en iyi yoludur. Zaten oplaksınız. Yüreğinizin sesini dinlememek için hiçbir neden yok.”
Hiç kimse ölmek istemez. Cennete gitmeyi arzulayanlar bile ölümü göze almak istemezler. Ama gerçek şu ki ölüm, hepimizin ortak kaderidir ve bundan kimse kaçamaz. Ölümün varlığı, hayatımıza anlam katmamız için bir hatırlatmadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), ölümün yakınlığına dair şöyle buyurmuştur.
Hz. Ömer’e sordu:
-Ya Ömer, ölüm bize ne kadar yakın?
Hz. Ömer cevapladı:
-Sabah olduğunda akşama kavuşamayacak kadar, akşam olduğunda
sabaha ulaşamayacak kadar yakın.
Aynı soru Hz. Ebu Bekir’e sorulduğunda ise şöyle yanıtladı: -Bir nefes aldığımızda veremeyecek, verdiğimizde alamayacak kadar yakın.
Bunun üzerine Peygamberimiz:
-Doğru söyledin ya Ebu Bekir, buyurdu. Steve Jobs konuşmasını şu etkileyici sözlerle bitiriyor:
“Zamanınız kısıtlı, bu yüzden onu başka birinin hayatını yaşayarak harcamayın. Başkalarının düşüncelerinin gürültüsünün, kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin.
Hayat bir armağandır ve her gün bize yeni bir başlangıç sunar. Bugün elinizde fırsatlar var. Sevdiklerinize sevgi göstermek, bir insana yardım eli uzatmak, bir hayali gerçekleştirmek veya kendiniz için değerli bir an yaratmak tamamen sizin ellerinizde.
Kalbinizin size fısıldadığı güzelliklere yönelin. Steve Jobs’un dediği gibi, “zaten çıplaksınız.” Bu çıplaklık korkusuz, özgür ve sınırsız bir yaşamın habercisidir. O halde, bugünü değerlendirerek, dolu dolu yaşayın. Çünkü her nefes bir hediyedir ve her nefesle birlikte dünya sizin hikâyenizi yazmanız için sabırsızlıkla bekler. Hayat, mutluluğu keşfetmek için sunulmuş bir yolculuktur. “Bugün hayatımın son günü olsaydı, yapmak istediğim şeyleri yapabilir miydim?” sorusu yerine, “Bugün hayatımı nasıl daha da güzelleştirebilirim?” diye sorun. Çünkü bu sorular, bizi daha umut dolu bir geleceğe taşır ve bizi daha fazla harekete geçirir. Unutmayın; yaşarken, her nefeste, her anda, sonsuz bir güzellik saklıdır.
Star Van Haber

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
.